14 Şubat 2016 Pazar

Zula Türk Oyunu Hakkında

Zula

Türkiye  son 50 yıldır yabancı istihbarat servislerinin gizli oyuncularına maruz kalmaktaydı. Devletin her kanadına sızan bu servislerin operasyonları sonucunda her yıl onlarca masum insan katledildi. Bu düzene dur demek isteyen devlet görevlileri bu servislerin ağır müdahalelerine maruz kaldılar. Bu oyuna durdurmak için Bordo Bereliler’den üst teğmen Demir Gladyo içine sızmakla görevlendirildi, bir operasyonda yabancı bir istihbarat servisine ait büyük bir silah sevkiyatını ortaya çıkardı. Olayı öğrenen üstlerinin tüm ikazlarına rağmen silahları yabancı servislere teslim etmeyip gizli kimliğinin ortaya çıkma riskine rağmen tüm sevkiyatı imha etti. Demirin kimliği ortaya çıkınca ortadan kayboldu ama artık kendi bir hedef haline gelmişti. Aradan zaman geçmesine rağmen unutmadılar sabırla aradılar sonunda buldular. Demir’in düğün töreni gecesi Gladyo harekete geçti, Demir saldırıda ağır yaralandı, sevdiklerini kaybetti. Kurtulduğunu uzun süre en yakınlarından bile saklayan Demir intikam için çalışmaya başladı. Ülkenin her bir köşesinde bunlara dur diyecek vatanseverleri bir araya toplamaya başladı. Zula karanlıkların içinden intikam ateşiyle doğdu.

Gladyo

Körfez savaşı sırasında dünyanın dört bir yanından gelen paralı askerlerin bir bölümü, savaş sonrasında bölgedeki zenginlikleri ele geçirmek adına karanlık işlere bulaşmıştı. Yaptıkları kirli işler sonucunda kazandıkları servet ile büyüyen bu gruplar bir süre sonra suç örgütleri haline gelmeye başladılar. Bu örgütlerin en güçlülerinden biri olan Gladyo, kurduğu profesyonel timi sayesinde birçok ülkede faaliyet göstermeye başladı. Gladyo’yu diğer örgütlerden ayıran en önemli özelliği ise uyguladığı başarılı savaş stratejileri idi. Gladyo’nun bölge sorumlusu Ivan birçok istihbarat servisinin Türkiye operasyonlarını yönetmekteydi. Galdyo’ya sızan fakat sonradan izini kaybettikleri bir Türk casusunun infazı onun için kişisel bir hesaplaşma haline gelmişti. Sonunda Türk’ün yerini buldular, operasyon yapıldı ama öldü sandıkları Demir planlarını bozmaya başladı. Oyunun adı artık Zulaydı.   img4 zula zula-oyunu

17 Ocak 2016 Pazar

Argunn.net Web Sitemiz Yayına Girmiştir!

Blogumuzun resmi web sayfası olan argunn.net web sitemizi yayın hayatına geçiriyoruz.
Resmi web sitemizde yenilikler ve içeriklerimiz daha güncel olacak. Katılımcılara ödüller verilecek. Her kategoriye bir maderator ataması yapılacak. Sağlam güvenli bir alt yapısı olacak. 
Web sitemiz şu an tasarım yapılıyor. En kısa zamanda bu ekranlarda açılışımızı yapıp güncel yayın hayatına geçiş yapacağız.

www.argunn.net




16 Ocak 2016 Cumartesi

MERKEZ BANKASININ GERÇEKLERİ...


Merkez Bankası Gerçekleri

Cebimdeki irili ufaklı bütün banknotları çıkarıp, serdim masanın üzerine. Ve bugüne kadar fark etmediğim, belki sizlerin de fark etmediği bir şeyi fark ettim. Bütün kâğıt paraların üzerinde, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” yazıyordu. Dikkat edin; “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası” değil, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” !!! İlk önce, bir baskı hatası olduğunu düşündüm. Ama, hepsi de hatalı olamazdı ya. Gerçekten hata değilmiş. Bu durum, Merkez Bankası’nın tarihsel gelişimi ile ilgiliymiş. Merkez Bankası, 1930 yılında çıkan bir kanunla karma yapıda bir anonim şirket olarak kurulmuş. Banka kurulduğunda devletin payı sadece %15 imiş ve ilk isminde “Türkiye” ibaresi de yokmuş.
Banka kurulduğunda, hisseleri halka ilân ile satılan, çok sayıda yerli ve yabancı ortağı olan karma yapıda bir anonim şirket görünümündeymiş. Bankanın adına “Cumhuriyet” kelimesi, o zamana kadar para basma hakkını elinde bulunduran Osmanlı Bankası’ndan farklı olduğunu ve Cumhuriyet döneminde kurulduğunu göstermek için konulmuş., Anlayacağınız ilk kurulduğunda “Cumhuriyet Merkez Bankası” imiş. “Türkiye” ibaresi çok sonradan eklenmiş! Ne var ki devlet payının sadece %15 olması ve karma yapıda bir anonim şirket özelliği taşıması dolayısıyla, bankanın adında yer alan “Cumhuriyet” kelimesine devlete aidiyetini gösteren “İ” harfi ilâve edilmemiş.
Sizin anlayacağınız Merkez Bankası, Türkiye Cumhuriyeti’ne ait değil. Türk Liralarını basıyor ama Türkiye Cumhuriyeti’ne ait değil. Karma yapıda, bir anonim şirket. İLK ORTAKLARI KİMDİ? 1930 yılında devlet payının sadece %15 olduğu Merkez Bankası’nda, başka pay sahipleride varmış. Merak ettim, geri kalan %85 pay acaba kimlere aitti? Hepsi yerlimiydi, yoksa yabancılarda var mıydı aralarında? Eğer varsa bu yabancılar hangi ülkenin vatandaşlarıydı ve hangi dine mensuptular? Uzmanlar, orada kal demişlerdi. Kalmıştım ama sormuştum, devlet payı hâlâ aynı oranda mı? Öyle ya hala Cumhuriyeti değil, Cumhuriyet yazıyor banknotların üzerinde. Hayır, demişti uzmanlar. Gerçi anonim şirket olma özelliği aynen devam ediyor ama, devletin payı epey yükseldi! %51’i Hazine’nin, %21’i de Ziraat Bankası’nınmış. Geri kalan %28 kimin? Dedik ya Anonim.Yani, irili ufaklı herkesin payı var vede Merkez Bankası’nın kararlarında az veya çok, bu ortaklar da söz sahibi. Dolayısıyla %51 payı olmasına rağmen, tek başına hazinenin sözü geçmiyor, geçemiyor geçirtmiyorlar !!! HAZİNEYE “KAPİK” YOK! Alın size bir ilginçlik daha... 1211 Sayılı Kanun”la kurulan Merkez Bankası’nın görevleri arasında, ülke ve hükümet menfaatlerini gözetmek gibi bir ifade varmış. Ama, yakın bir zamanda çıkarılmış bu madde. Ne zaman mı? Kemal Derviş, ABD’den ithal edildikten sonra.
Hani, Meclis’te IMF’nin dayattığı 15 günde 15 yasa görüşmeleri vardı ya, işte o zaman !!! 4. Maddenin, 25.4.2001 tarih ve 4651 Sayılı Kanunla değiştirilen şeklinde, öyle bir ifade konulmuş ki, gel de dokun, dokunabilirsen Merkeze. O madde, şöyleymiş: Bankanın temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisi belirler. Durun, daha bitmedi. Merkez Bankası Kanununda değişiklik yapılmasına dair 25 Nisan 2001 tarihli ve 4651 sayılı bu Kanun’un 56. maddesi, 5 Kasım 2001 tarihinde yürürlüğe girmiş. Buna göre, Merkez Bankası, 5 Kasım 2001’den itibaren Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarına avans veremeyecek, kredi açamayacak bir hüvviyete büründürülmüş! Düşünebiliyor musunuz? Merkez Bankasındaki Hazinenin payı %51'dir ama, bankanın hazineye avans vermesi, ya da kredi açması engellenmiş! Böylece bir anlamda başına buyruk bir hüvviyete büründürülmüş banka !!! Bunu öğrenince, merakla sordum uzmanlara. Bu durumda hiç mi müdahale edilemez Merkez Bankası’na? Ne yani, devletten bağımsız bir kuruluş mu bu? İşte dedi, olayın püf noktası bu soruda. Devam etti;Evet, Merkez Bankası özerktir, ama bağımsız değildir.
Türk Ticaret Kanununa tabidir. Hazine büyük ortak olarak eğer bir sakatlık görürse hesaplarını ibra etmeyebilir. Ya da olağanüstü kongre talebinde bulunur ve hesap sorabilir. Ama, her ne hikmetse, her kongrede ibra edilir bu hesaplar. Yani, aklarlar Merkez Bankası yönetimini, hesap sormazlar. HAZİNENİN PAYI %55 Haa, 1930 yılında, yani Atatürk döneminde kurulan ve o yıllarda Devletin payının sadece %15 olduğu Merkez Bankası, hep böyle mi kalmış? Elbette hayır!!! Devletin ana damarı olan Merkez Bankası’nda 1931’den 1970’e kadar devletin %15, devlet dışındakilerin %85 hissesi vardı. 1970’de Devletin hissesi yüzde 51’e çıkarıldı. 2002’de iktidara gelen AK Parti Hükümeti ise, devletin payını %55”lere çıkardı. Merkez Bankasında, Hazine ve Ziraat Bankası’nın dışında, başka banka ve kuruluşların toplam %13 hisseleri var. Hazine ve Ziraat’in toplam hisselerinin %74 olduğu düşünüldüğünde, geri kalan %12’lik hissenin kimlere ait olduğu bir sır gibi saklanıyor ve asla açıklanmıyor!!!
O hisseler, diğer bahsinde geçiyor ama o diğerler kimdir, bellii değil!!! YÜZDE 12 KİMLERİN? Bu %12’de meselâ İngilizler'in, yada Rotschild veya Rockefeller ailelerinin payı var mıdır? Yoksa niye açıklanmıyor? Varsa niye açıklanmıyor? Gördünüz ya, faizlerin yüksekliğinden ve cebimizdeki banknotlardan yola çıkıp, nerelere geldik? Doğrusu, bu para denizinde kulaç ata ata yoruldum. Ve sordum kendi kendime, Merkez Bankası bizim mi? Bizimse paraların üzerinden niye “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” yazıyor? Aidiyet eki olan “İ” nerede? Ve ayrıca %55 pay sahibi olmasına rağmen, hazine, niye hesap soramıyor, faizleri niye düşürtemiyor? Sözün özü; Özerkliğin de ötesinde bağımsızmı bu banka? Ya da kime, kimlere bağlı?
Hasan KARAKAYA / YENİ AKİT. 

İMAMIN MUHTEŞEM VEFATI



Bir imam efendi varmış, namazını tadil-i erkana uyarak kılmaya çok dikkat edermiş, cemaati hayranmış imam efendiye.

İmam efendi, birgün cemaate öğle namazı kıldırırken, öğlenin sünnetinde sağına selam verirken, ak sakallı bir ihtiyar görür.

Sola selam verir, hemen sağına döner, bakar ki ihtiyar yok.

Farza geçer, farz namazda da aynısı olur.

İmam efendi, şaşkındır.

Son sünnete durur, tam sağa selam verecek, ihtiyar yine orada.

Sola selam vermeden, sorar:

Amca sen kimsin, necisin..?

Namazda sağa selam verirken varsın, sola selam verip, geri baktığımda yoksun..?

İhtiyar adam:

Eğer beni merak ediyorsan, peşine cemaatini de al bir karanlık sokak var, orayı geç.

Orada korkunç mu korkunç bir sokak var, orayı da geç.

Ondan sonra, yeşil bir kapı çıkacak önüne.

O kapının üzerinde '' LAİLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULALLAH '' yazıyor.

O kapıdan gir beni orada bulacaksın, kim olduğumu ancak o zaman söylerim.

İmam efendi, hemen cemaate dönüp:

Benim başımdan böyle böyle bir iş geçti, hadi benle geliyor musunuz..?

Cemaat, çok sevdikleri imamlarını yalnız bırakmaz.

Önce, karanlık sokaktan geçerler.

Korkunç sokağa gelince, imam efendi arkasına bir bakar ki, cemaatten kimse kalmamış.

Sokak o kadar korkunçmuş ki, hepsi kaçmışlar.

İmam efendi, o sokaktan geçmiş ve yeşil kapıyı görmüş, kapının güzelliği gözlerini kamaştırmış.

Üzerinde ''LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜN RESULALLAH'' yazıyormuş.

Hemen içeri girmiş, içerisi o kadar güzelmiş ki, imam efendi büyülenmiş.

İhtiyar adam, orada bir koltukta imamı bekliyormuş.

İmam efendi, hemen sormuş:

Dediklerini yaptım, dediğin sokaklardan geçtim, fakat cemaatim korkunç sokağa gelince, beni bırakıp kaçtılar.

Şimdi bana söyle bakalım, sen kimsin..?

Yaşlı adam gülümseyerek, imam efendiye:

Ben Azrail'im (a.s) ve sen öğlenin sünnetinde, sağa ilk selam verdiğinde beni gördün ya, işte o zaman tereyağından kıl çeker gibi ruhunu, bedeninden aldım, ama sen bunu anlayamadın bile.

Karanlık sokak var ya, orası senin tabutun.

Cemaat seni omuzlayıp getirdi, sonra o korkunç sokağa yani kabrine koydular.

İmanın o kadar kuvvetli ki, hakkıyla kıldığın namazlar ve yaptığın görevin, seni oradan hiç korkmadan geçirdi.

Burası da "CENNET-İ ALÂ" dilediğin gibi yaşa. .!

ALLAH HERKEZE BÖYLE ÖLÜMLER NASİP ETSİN İNŞALLAH...↓

KONYA DESİGN NET Web Tasarım ve Reklam Hizmetleri,: Web Tasarım ve Reklam Hizmetleri

KONYA DESİGN NET Web Tasarım ve Reklam Hizmetleri,: Web Tasarım ve Reklam Hizmetleri: Konya Web Tasarım,Web Hosting,Domain Tescil,Grafik Tasarım,Reklam, Logo, Banner, Flash Tasarımlar,Web Yazılım ve Geliştirme

Web Tasarım ve Reklam Hizmetleri

Konya Web Tasarım,Web Hosting,Domain Tescil,Grafik Tasarım,Reklam, Logo, Banner, Flash Tasarımlar,Web Yazılım ve Geliştirme



Argun Bilgi ve Eğlence Dünyası: Bilgi Paylaştıkça Artar

Argun Bilgi ve Eğlence Dünyası: Bilgi Paylaştıkça Artar: Bilgi ve paylaşım çok önemli bir noktadır. Küçük de olsa bilmediğimiz bir konuda bilgilendirmeniz herkesin yararına olacaktır. onun için...

Argun Bilgi ve Eğlence Dünyası: Argun Nedir ne değildir?

Argun Bilgi ve Eğlence Dünyası: Argun Nedir ne değildir?: Argun nedir? Argun; dostluk muhabbet kapısını aralayan sevgi dolu bir blog sitesidir. Argun ; paylaşmayı seven, paylaştıkça büyüyün b...

Argun Bilgi ve Eğlence Dünyası: Web Site Analiz Araçları

Argun Bilgi ve Eğlence Dünyası: Web Site Analiz Araçları: Web siteniz için analiz araçlarını dağıtıyoruz. Sitenizle alakalı seo araçları ve yapılandırma araçlarını kullanabilirsiniz. Web site an...

Argun Bilgi ve Eğlence Dünyası: İkiyüzlülüğü Bırakın

Argun Bilgi ve Eğlence Dünyası: İkiyüzlülüğü Bırakın: İkiyüzlülük çift taraflı kesen bir kılıca benzer, bir tarafı aldattığı insanı keserken, diğer tarafı sahibini keser. Cervantes Başkalarına...

15 Ocak 2016 Cuma

Domain Sorgulama Hizmeti

Domain Sorgulama hizmetini aktif ediyoruz. Buradan web siteniz için domain müsait olup olmadığını sorgulayabilirsiniz. 4lü domain sorgulama kodları eklendi.


Domain Sorgulama Hizmeti

ARGUN - Güncelliğin Ötesi: İslam dünyası bu karikatürü konuşuyor

ARGUN - Güncelliğin Ötesi: İslam dünyası bu karikatürü konuşuyor: İstanbul Sultanahmet Meydanı'nda terör örgütü IŞİD tarafından gerçekleştirilen katliam tüm dünyada yankı uyandırdı. Arabi21 gazetesi...

Logo Tasarım Nedir? Kuralları Nelerdir?

Logo tasarım hakkında bilgi ve detayları incelemeniz, logo yapacak ve yaptıracaklar için iyi bir bilgiye sahip olacaksınız. Bir logo tasarım için bütün aklınızdaki sorulara cevap bulabileceksiniz.




Logo Tasarım Nedir?

Logo bir firma,ürün,kişi yada nesnenin kişinin aklına kazıma sanatıdır. Bir başka şekilde ifade edecek olursak firma veya ürünün kimlik kartıdır. Birşey aklımıza geldiğinde zihnimizide ilk canlana o şeyi ilk nasıl ve nerede gördüğümüzdür. onun için logo tasarım basit ve akılda kalıcı olmalıdır. Büyük firmaların logolarını göz önüne aldığımızda gayet basit küçük detaylarla anlatmak yada bilmek istediğinizi sizin zihninize yerleştirmesidir.


Logo Tasarımında 4 Önemli Kriter

Kurumsal bir logo oluştururken, tasarım süreciyle ilgili 4 önemli kriterden bahsedebiliriz: 

1- Renk: 

Peki logomuzu renklendirme aşamasında ne yapacağız? Bunun için önce bazı renklerin anlamları ve temsil ettiği değerlere bir bakalım: 

  • Kırmızı: enerji, güç, savaş, kan 
  • Turuncu: coşku, yaratıcılık 
  • Sarı: güneş, mutluluk 
  • Mavi: derinlik, güven, sadakat 
  • Yeşil: büyüme, uyum, tazelik 
  • Mor: saltanat, lüks 
  • Siyah: güç, şıklık, ölüm 
  • Beyaz: iyilik, masumiyet, ışık 
  • Diğer renklerle ilgili tanımlara buradan ulaşabilirsiniz. (İngilizce) 

2- Font: 

Markayı ister logotype içerisinde grafik olarak kullanıyor olun, ister grafik sembolün altına ayrıca belirtiyor olun, buradaki 3 noktaya dikkat etmeniz gerekiyor: 

Kullanılacak tüm boyutlarda okunabiliyor olmalı 
Marka ruhunu yansıtıyor olmalı (resmi, sportif, trendy vs) 
Tasarımla bütünleşmiş olmalı 


3- Stil: 

Eğer logonuz daha geleneksel ve resmi bir işi temsil edecekse, örneğin bir hukuk ya da muhasebe firması, bu durumda harflerin üzerinde yarış yapan kayakçılar gibi bir animasyon kullanmanız pek de akıllıca olmayacaktır. 

Aslında aynı sektördeki diğer örnek çalışmaları inceleyerek başlamakta fayda var. Fakat tabii ki ayrışmasını istediğiniz bir logo için farklılık yaratacak unsurlar da eklemeniz gerekiyor. 
Ayrıca logoyu kullanacağınız yerleri (kartvizit, antet, ürün etiketleri, tabela vs) baştan düşünerek, yatay ve dikey boyutlara da dikkat etmek gerekiyor. Çok geniş ya da çok yüksek bir logo, pratikte başınızı ağrıtacaktır. 

4- Grafik İmaj: 

Markayı temsil edecek grafik çalışmaya gelince KISS kuralını da atlamamak lazım (Keep It Simple Stupid). Bazı durumlarda ise grafik imaj kullanmak yerine, markanın stilize edilerek yazılması şeklinde de bir logo oluşturulabilir. 

Fakat belirli bir uzaklıktan bile grafik çalışmanın algınabilmesini sağlamak tutmak lazım. 
Tüm bunlarla birlikte unutulmaması gereken bir husus da, logonuz farklı uygulamalarda deforme edilmeden kullanılmalı. Örneğin promosyon olarak dağıtacağınız tişörtler üzerinde nakış olarak işleyeceğiniz zaman, çok ince detaylara sahip bir logo işinizi zorlaştıracaktır. Ayrıca web ya da ekran üzerinde göreceğiniz renklerle, baskılı malzemelerde göreceğiniz renkler arasında fark olmaması için, tasarım aşamasında referans renk kodları (pantone vs) kullanmakta ve farklı basılı materyaller üzerinde test etmekte fayda var. 
(alıntı)