9 Aralık 2015 Çarşamba

ÜLKELERİN ATASÖZLERİ

Sis, yelpaze ile dağıtılmaz.JAPONYA
Altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir.U.S.A
Ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin.TİBET
Dikenler arasında güller yetişir.ALMAN
Kadınlar gülebildikleri zaman gülerler, istedikleri zaman ağlarlar.VENEZUELA
Kadın gölge gibidir, kendisini takip edenden kaçar, önünden gidenin arkasından koşar.KONGO
Evlenmeden evvel gözlerinizi dört açın. Evlendikten sonra yarı yarıya kapayın.PORTEKIZ
İnsanlar yaşadıkça ihtiyarladıklarını sanırlar, halbuki yaşamadıkça ihtiyarlarlar.İSKOÇYA
Hakiki sevgi ayrılıkta unutulmaz.BELÇİKA
Allah' ın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğiniz yerde, dikenler arasında gül yarattığına hayret ediniz.ARABİSTAN
Biri öteki kadar zengin olunca, kardeşler birbirlerini severler.UGANDA
Evlilik, bir kale gibidir. Dışarıdakiler oraya girmek için, içindekiler de dışarı çıkmak için uğraşır dururlar.TAYLAND
Çabuk gelen kötü şans, geç gelen iyi şanstan iyidir.ARNAVUTLUK
Baskalarını azarlar gibi kendini azarla, kendini affeder gibi başkalarını affet.ÇİN
Erkek yaşını saklamaya, kadın ise saklamamaya başladığı zaman yaşlanmıştır.PERU
Güzellik, kadınlara verilen ilk hediye, aynı zamanda geri aldığı ilk şeydir.ŞİLİ
Yatağa yattığım zaman, problemlerimi elbiselerimde bırakırım.HOLLANDA
Taşı delen, suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir.BREZİLYA
Hiç bir mutfak, iki kadını alacak kadar zengin değildir.SUDAN
Üç taşınma, bir yangına bedeldir.JAPON
Nisan yağmuru Mayıs çiçeği getirir.KANADA
Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat onu yetişip geçer.KENYA
Küçük üzüntüler konuşurlar, büyük dertler dilsizdir.NİJERYA
Birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir; birlikte çalışmak başarıdır.U.S.A
Ilk karını sana Allah, ikinci karını insanlar, üçüncüsünü ise şeytan gönderir.JAPON
İdealler yıldızlar gibidir, onları tutmak mümkün olmaz ama karanlık gecelerde yolumuza onlar rehberlik ederler.FRANSA
Yalan, dört nala gider; gerçek, adım adım yürür fakat, gene de vaktinde yetişir.NORVEÇ
Biri sizi bir kez aldatırsa suç onundur. İki kez aldatırsa suç sizindir.ROMANYA
Bir şekilde doğar, fakat binbir şekilde ölürüz.YUGOSLAVYA
Hak, yenir ama hazmedilmez.YUNAN
Bir adam, en çok sevgilisini, en iyi şekilde ailesini, en uzun da annesini sever.İRLANDA
Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür.ÇİN
Küçük kazançlar servet getirir.JAMAİKA

KISA VE SOĞUK ESPİRİLER

  • Cerenin sana selamı var.
    -Hangi cerenin
    -Tencerenin
  • Ben her şeyi düşünürüm demek ki ben tefalim.
    En hızlı sayı hangisidir?
    -10 Niye?
    -Onun arabası var...
  • Kötü yola düşmüş üzüme ne denir? -Şarap
  • Yoldan geçen bi adam merak içinde sormuş:
    -Abi bu senin yaptığın normal mi?
    -Hayır kurşunsuz
  • Çok iyi göbek atan kazana ne denir? -İyi oynayan kazansın.
  • Bağırsak kurtları bağırsakta yaşarlar bağırmasak ta...
  • Cemin sana selamı var.
    -Hangi cemin?
    -Sivilcemin
  • Elektrik sandalyesinde oturan idam mahkumu ne demiş?
    -Çok korkuyorum elimi tutar mısın?
  • Jilet SEN SOR ben söyleyim...
  • Size deniz anası taklidi yapayım mı..?-Deeeniiiizzz ggeeell yavruumm geell annecim.
  • Tem otoyoluna muz düşerse ne olur? -Temmuz
  • Size bir kıllık yapayım ; içine kıllarınızı koyarsınız...
  • Rıdvan'ın bi büyüğü nedir? -Rıdtwo
  • Yerin kulağı war benim de kulağım war... Ben yer miyim ?
    -Hayır yemem...
  • Ben kamyonu kullandım, leonardo vinci...
  • Kaptan kemal konuşuyor kaptan kemal konuşuyor çıkarın beni bu kaptan...
  • Allah bana "Yürü Ya Kulum" dedi. Arabayı sattım...
  • Bir adam çölde kalmış ve çayı çok severmiş, çay bulmuş içmemiş neden?
    -Çünkü Ülkersiz bir çay saati düşünülemez...
  • Woswogen Passat şahsi oynama...
    Peder amca senin oğlun toptu ya... -eee -Şimdi tüfek olmuş...
  • Can bedenden çıkmayınca ne olur? -Diğer derslerinden geri kalır...
  • Ben Aydan Şener...-Bende Dünyadan Ali...
  • Tükenmez kaleminin yayını versene...-Napıcan? -Yayla lezzet testi...
  • Sen terlemişsindir, sana terlik getiriyim...
  • Ne diyon? -Celine Dion
  • Tomi'nin annesi kimdir? -Anatomi
  • Asansör bozuktur en yakın asansör karşı apartmandadır!!!!!
  • Bakarak öğrenilseydi öküzler makinist olurdu."
  • Dün bir Amerikalı gördüm. Abi nasıl İNGİLİZCE konuşuyor görecen.

İLGİNÇ BİLGİLER !!

1 Nisan şakasının kökeni nedir? 1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı
 
İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar? Bu konuda iki ayrı açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin eder anlamını taşır. 2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi. Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.
 
Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler? Çinlilerin yemek yeme alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor.Çinde eskiden yalnızca zenginler masada otururlardı. Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki elleriyle çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek sıkıntısı çeken çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç sıkıntısı nedeniyle de tahta kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar fildişinden ve kemikten yapılırdı.
 
Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir? Bu şarkı"Happy birthday to you" dur. Şarkının asıl kaynağı Amerika'lı iki kız kardeşe aittir. Orijinal adı " Good Morning to All" yani " hepinize günaydın"dır. Daha sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir. Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır
 
Mezara niçin çiçek konulur? İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının çiçekten tacçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme, kötaü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenherinde siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.
 
İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar? Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.
 
Satrançta şah niçin o kadar pasiftir? Çünkü şah koruma altındadır. Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden bütün taşlar onu korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder. İleri geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin Kralın en büyük desteği olduğunu işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından oynanmaya başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır.
 
Bir hafta niçin 7 gündür? Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.
 
Niçin otellerin kapıları döner kapıdır? Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller.
 
Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar? Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir kabın içinde ya da bir bardakta üstüste duran buzların herbiri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu noktada çok küçük kısım erir.Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak yapılmışcasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.
 
Kumaşlar yıkandıktan sonra niçin çeker? Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumaşın az biraz uzaması gerekmektedir. Ama bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. Kumaş yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek ısı, çalkalama, sabun hepsi kumaşın çekmesini kolaylaştırır. Kumaş birkaç kez yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra yıkandığında çekmez.
 
Çinlilerin gözleri niçin çekiktir? Yalnız çinlilerin değil, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların, japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde yaşadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgara karşı korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur.
 
İnsan korkunca niçin dişleri birbirine vurur? Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca vücudu otomatikman savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler ve çene savunmanın ana mekanizmalarıdır.İşte bu nedenle ilk insanlardan gelen kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer. Çenedeki kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi görüntü verir.
 
Akıl ile zeka arasında fark nedir? Akıl yalanla gerçeği, doğruile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir.
 
Dolunay insan davranışlarını etkiler mi? İnsanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz. Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600 binde biri kadardır
 
Niçin gözyaşı dökeriz? Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar. İnsanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyer Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni açıklanamamıştır.
 
Üç yaşından daha önce olanları niçin hatırlamıyoruz? Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde anıveya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller.Öykü ve anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri,anlayış, seziş ve hafıza yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar.Hafızamız ne yaptığını ne yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor.
 
Develerin hörgüçlerinde ne var? Genelde hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu kullandıkları söylenir ama doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde 30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle hareketlerini sağlarlar ayrıca yağ çöl sıcağına karşı koruma görevi de yapar. Develer suya az gereksinim duyarlar. Burun mukozaları insana göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su etkilenmez.
 
Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir? Eğer köşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca düz gitmez. İnce tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır. Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. İlerlemesi sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar. Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.
 
Kuşlar nasıl konuşabiliyor? Her insan ağzıyla konuşur ama konuşabilmeyi sağlayan asıl organ beyindir. Beyinde oluşan düşünceler dilimize ve dudaklarımıza aktarılır. Hayvanlar bu nedenle konuşamaz. Papağan ve benzeri kuşların yaptıkları konuşma değil, mükemmel bir ses tınısı ezberi ve tekrardır. Sesleri ezberler ve taklit ederler. Kuşların ses organları memeli hayvanlardan farklı olarak gırtlakta değil göğüs kafeslerinn dibinde, karın boşluğunun derinliklerindedir. Kuşların doğasında ses taklit yeteneği vardır. Doğayla içiçe yaşarken diğer kuşların seslerini taklit ederek bir çeşit iletişim sağlarlar.
 
Ateş böceği nasıl ışık saçıyor? Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi yoktur. Bilimsel adı "Soğuk Işık"tır. Bu ışık olayı, moleküler seviyede kimyasal bir işlemdir. Bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir. Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden ışık elde etmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmektedir. Fakat onlar da tam olarak ışık vermeye yetmediği için böceğin ışık bölgesine yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi gerekmektedir
 
Kediler balık ve sütü niçin severler? Kedilerin sudan hoşlanmadığı bilinir. Ama aslında kediler çok iyi yüzerler. Hava şartlarından dolayı ve de tembelliklerinden suya girmeyi sevmezler. Evkedisinin balık sevmesinin yanında kuşlara ve farelere olan düşkünlüğünün nedeni evcilleştirilmeden önce Mısır'da Nil vadisinde balık, kurbağa, küçük kuş ve fareleri avlayarak yaşamış olmasıdır. Zaten eski Mısırlılar kedilerifare avcıları olduğu için evcilleştirmişlerdir. Günümüzde kedinin kuzey Hindistan ve Güneydoğu Asya'da yaşayan türleri ırmakların kenarlarında balık avlayarak yaşamaktadır. Patileriile balıkları sudan dışarı atar, gerekirse suya tamamen girerler. Eski Mısır'da kedi bakıcıları onları ekmek ve sütle beslemişlerdir. Kedilerin süt zevkinin de Mısırlı bakıcılarının yarattığı beslenme alışkanlığından kaynaklanmaktadır.
 
Horozlar niçin sabahları erkenden öterler? Sabah güneş doğarken ötmek yalnız horozlara özgü değildir. Kulağa en çok horozun sesinin gelmesi, onun sesinin diğerlerinden daha güçlü olmasıdır. Kuşların büyük çoğunluğu da aynı saatlerde ağaçlarda koro halinde öterler. Gün boyu hem horozlar hem kuşlar bu ötüşü sürdürürler ama seslerinin en güçlü çıktığı zaman sabah saatleridir. Horoz ve kuşların sabah gün doğarken ötmeleri biyolojik saatleriyle ayarlanmıştır
 
Evlerimizdeki sinekler kışın nereye gidiyor? Sineklerin her türü kışın ortadan kaybolur. Havaların ısınmasıyla birlikte ansızın ortaya çıkarlar. Sinekler ısıya karşı çok hassastır. Güneş bulutun arkasına girdiği zaman oluşan ısı düşmesinden etkilenirler. Kış günlerinde yaşama şansları yoktur. Ölmeden önce yumurtalarını toprağa veya kuytuya gömerler. Lavra ve yumurtalar soğuktan etkilenmez. Yaz sıcakları başlayınca yumurtalar çatlar ve yine sinekli günler başlar.
 
Tükenmez kalemin dolmakalemden farkı nedir? Kalemin tarihi yazınınkinden de eskidir. İlk insanlar sivriltilmiş çakmak taşlarıyla duvar resimleri yapmıştır. Mürekkepli metal kalemler Romalılar tarafından biliniyordu. Tükenmez kalem adı ile bilinen bilye uçlu kalemin ilk modeli 1880 yılında yapılmıştır fakat rağbet görmemiştir. Uçakların gelişmesiyle gündeme tekrar gelir. Uçaklar 2-3bin metreye çıkınca hava basıncı oldukça azalır. Dolmakalem mürekkebi basınç nedeniyle dışarı akarak kağıdı ya da giysiyi lekeler. 2.Dünya Savaşı'nda askeri uçaklarda kullanılan tükenmez kalem sonradan yaygınlaşmıştır. Tükenmez kalemlerde mürekkep kağıda pirinç uçtaki yuvaya yerleştirilmiş minik bir bilye aracılığıyla aktarılır. Fakat dolmakalemin özelliği seçkin ve yazıyı kaliteli kılmasıdır.
 
Doktorlar niçin dizimize çekiçle vurur? Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktor dizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tedoma minik lastik bir çekiçle vurduğu zaman bacak ileri fırlar. Bu reflekste baldır kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki verir ve yeni sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınç uygulandığını ve gerildiklerini omuriliğine iletirler. Omirilik ise bu basınca dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir, bacak tekrar geri hareket eder. Refleks, beyin denetiminden geçmeksizin, yani beyin devrede olmadan doğrudan omuriliğin komutlarıyla gerçekleşmektedir. Diz kapağı refleksi omuriliğin işleyişi konusunda bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir.
 
Yapıştırıcılar nasıl yapıştırıyor? Yapıştırıcıların sağladığı yapışma olayı aslında kimyasal bir reaksiyondan başka bir şey değildir. Günümüzde imalatçılar yapıştırıcıları sentetik malzemeler kullanarak yaparlar. Yapışma olayında benzer veya ayrı malzemeden iki madde, bir de yapışkan gerekir. Burada en önemli görev yapıştırıcıdadır. Yapıştırıcının moleküllerinin diğer iki madde molekülleri ile birleşme eğilimi gösterir bir yapıda olması gerekmektedir.
 
Matematikte niçin (-2) ile (-2) nin çarpımı (+4) tür? Haftanın beş günü işe otobüs ile gidip geldiğinizi varsayalım. Her sefer bir milyonluk bir biletle yapılıyor. On milyon tutarında on tane bilet aldınız. Hergün gidiş geliş kullandıkça iki tanesi eksiliyor. Bunun eşitlikteki yeri (-2) dir. Siz bu işi beş gün süresince yani 5 kez yaparsanız (-2)x(+5)= 10 olur. Diyelim ki bayram tatilinin iki günü o haftanın Perşembe ve Cuma günlerine geldi ve tatil. Bu kez yapmanız gerekeni yapmıyorsunuz. İki günlük 4 bileti kullanmıyorsunuz. Bu hareket, yapmanız gerekene göre negatif yani ters yönde bir harekettir. Hergün bilet almak yerine iki gün süresince hiç bilet kullanmıyorsunuz.İki kere negatif hareketi "-2" bilet üzerinde yapınca o hafta elinizde (-2)x(-2) =(+4) bilet kalıyor.
 
Radyonun sesi açılınca pil daha çabuk mu biter? Pille çalışan portatif radyolarda sesin yüksekliği pilin ömrünü etkiler. Radyo açık, sesi kapalı durumu ile sesin sonuna kadar açık durumu arasındaki fark pillerin ömürlerinin kısalmasına neden olur. Ses sonuna kadar açıldığında pillerden çekilen akım yüzde 30 artmaktadır. Bu durum, küçüğünden büyüğüne, pille çalışan ve ses yükselticisi olan bütün radyo, teyp, volkmen vb. için aynıdır.
 
Termos nasıl sıcağı sıcak, soğuğu soğuk tutuyor? Tek nedeni vardır, vakum.Yani boşluk.Bir termosta içiçe geçmiş iki kap vardır.Dıştaki metal bir kap olup içteki genellikle bir cam şişedir.İkisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır.Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakın bir boşluk vardır.Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de ılmadığından ısı iletilemez.Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır.İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz.Böylece termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.
 
İmdat çağrısı S.O.S 'in anlamı nedir? Çok kişi "Save our Ship" gemimizi kurtar; "Save our Soul" ruhumuzu kurtar; "Stop Other Signals" diğer sinyalleri sözcüklerinin kısaltılmışı sanır. Oysa hiçbiri değildir. Tamamen telgraf zamanından kalma mors alfabesiyle ilgilidir. İmdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908 de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S seçildi.

ÖKSÜRÜK ÇEŞİTLERİ

TUVALET ÖKSÜRÜĞÜ 

Tuvaletin kapısı vurulduğunda içerdeki kişinin çıkardığı öksürme sesidir. Sadece tuvaletin dolu olduğu anlamına gelir, üzerinde durulması gerekmez. Öksürük sesini gaz çıkarma sesi de izleyebilir. 

KONSER ÖKSÜRÜĞÜ 

Ciddi bir öksürük tipi olup, bulaşıcıdır. Konser gibi uzun süre sessizlik gereken ortamlarda parça aralarında iki üç dinleyicinin başlattığı ve tüm salona yayılan, müzik tekrar başladığında sonlanan akut bir öksürük tipidir. 

AYAĞINI DENK AL ÖKSÜRÜĞÜ 

Bir ortama girmeden önce ortaya çıkan ve içerdekilerin derlenip toparlanmasına fırsat vermeye yarayan öksürük tipidir. 

SINAV ÖKSÜRÜĞÜ 

Çoktan seçmeli sınavlarda görülen öksürük tipidir. Sınıfın çalışkanına soru numarası gösterilir, o da doğru cevabı öksürük sayısı ile bildirir. 

YARIŞMA ÖKSÜRÜĞÜ 

Sınav öksürüğünün bir alt tipi olarak da kabul edilebilir. Bunun en iyi bilinen örneği bizde 'Kim 500 Milyar İster' adıyla bilinen yarışmanın Almanya'daki versiyonunda yaşanmıştır. Seyirciler doğru cevapları öksürerek bildirmişler ve yarışmacı da büyük ikramiyeyi kazanmıştır. Ancak, sonradan bu durum anlaşılmış ve kazanılan paralar geri alınmıştır. 

HADİ CANIM SEN DE ÖKSÜRÜĞÜ 

Genellikle kızlar ve kadınlar toplantısında rastlanır. Herkes birbirine hava atacak ya, baktınız ki biri gerçekten uçuyor, ne attığını o da bilmiyor, öhhöö iye bir öksürün, bakın nasıl renkten renge girip yere çakılıyor. 

PSİKOJENİK ÖKSÜRÜK 

Bazen psikolojik faktörler de öksürüğe neden olabilir. Bu öksürük, kişi sinirlenince veya heyecanlanınca daha belirgin olur. Bazı kişilerde tik halini alıp süreklilik kazanabilir. 

BEN DE BURADAYIM ÖKSÜRÜĞÜ 

Bir şey dağıtılırken ya da insanlar bir yere davet edilirlerken adınız geçmiyorsa kendinizi hatırlatmaya yarayan öksürüktür. 


AİLE VAR ÖKSÜRÜĞÜ 

Herkese açık bir ortamda, açık saçık şeyler konuşulurken ortaya çıkan çocukları ve aileyi koruma amaçlı öksürüktür. 

ÖĞÜNMEK GİBİ OLMASIN ÖKSÜRÜĞÜ 

İnsanın kendini övmeye başlamasından önce aniden beliren bir öksürük türüdür. 

MİKROFON ÖKSÜRÜĞÜ 

Mikrofondan sesinizin gelip gelmediğinin anlaşılmasına yarayan öksürüktür. Şiddetli olursa, mikrofonda vanıltı yapabilir. 

UYANDIRMA ÖKSÜRÜĞÜ 

Konuşmanız sırasında uyuklayanları kendilerine getirmeye yarayan öksürüktür. 

AMAN ADAM BURDA ÖKSÜRÜĞÜ 

Birinin orada olmadığını sanıp hakkında ileri geri konuşurken o kişinin ortama girdiğini haber veren öksürük tipidir. Okullarda öğretmenin sınıfa girmesi ya da bürolarda müdürün odaya girmesi sırasında duyulabilir. 

VE DE ÖKSÜRÜKLÜ BİR FIKRA 

Temel ile Dursun doktora gitmişler. Dursun öksürüyor, Temel ise kabız imiş. Doktor bunlara birer şurup vermiş fakat şişeler karışmış.Doktor bir hafta sonra kontrole gelmelerini istemiş. Bir hafta sonra Dursun doktora gitmiş. Doktor "nasıl oldun, öksürüğün geçti mi?" diye sormuş. Dursun ise "Toktor pey haçan cesaret edup te öksüremeyrum" demiş.

PAZARLAMA TEKNİĞİ

Bir partide çok sahane bir kiz gördünüz diyelim.Hemen yanina gidip: "Harika sevisirim!" derseniz; Bu, Dogrudan Pazarlamadir (direct marketing)

Arkadas grubunuzla partide takilirken,arkadaslarinizdan biri kiza gidip sizi gösterip: "Su çocuk var ya, harika sevisir." derse;Bu Reklamdir

Partide sahane bir kiz gördünüz. Yanina gidip telefon numarasini aldiniz.Ertesi gün kizi arayip dediniz ki:"Merhaba, harika sevisirim." ;BuTelemarketing'dir.

Partide sahane bir kiz gördünüz. Hemen kravatinizi düzeltip ona bir içki koyarsiniz, ona kapiyi açarsiniz, çantasi düserse hemen davranip yakalar,kendisine verirsiniz. Dolasmayi teklif edersiniz ve dersiniz ki:"Ha bu arada, harika sevisirim.";Bu Halkla Ili$kilerdir.

Partide sahane bir kiz gördünüz. Kiz yaniniza geldi ve dedi ki: "Duydum ki harika sevisiyormussun." Bu artik MARKA OLMAKTIR.....
BİLİYORMUYDUNUZ ?
9 kadinin 1 bebegi 1 ayda dogurabilecegini soyleyen ki$iye PROJE MUDURU denir
1 bebegin 18 ayda ancak dogacagini soyleyen ki$iye PROJE GELI$TIRME  MUDURU denir
Tek bir kadinin 1 ayda 9 bebek dogurabilecegini soyleyen ki$iye PLANLAMA MUDURU denir
Bebegin uretim $eklinin ille de yanli$ oldugunu soyleyen ki$iye KALITE  MUDURU denir
Dunyada hic kadin ve erkek kalmasa o bebegi kendinin doguracagini soyleyen ki$iye PAZARLAMA MUDURU denir
Bebek falan istemedigini soyleyen ki$iye MU$TERI denir

ÖPÜCÜK

Ekonomistler der ki:Öpücük, talebin her zaman için arzdan fazla olduğu bir alışveriştir. 
Muhasebeciler der ki: Öpücük, geri dönüşüm sağladığı için kar oranı yüksek bir tur kredidir. 
Matematikçiler der ki: Öpücük sonsuzluktur çünkü burada 2'nin böleni yoktur. 
Geometriciler der ki: Öpücük, iki dudak arasındaki en kısa mesafedir. 
Fizikçiler der ki: Öpücük, kalbin yoğunlaşması sonucu iki dudağın birbirine yapışmasıdır. 
Kimyacılar der ki: Öpücük, iki kalbin birleşmesi sonucu ortaya çıkan reaksiyondur. 
Dişçiler der ki: Öpücük hem bulaşıcı hem de antiseptiktir. 
Filozoflar der ki: Öpücük çocuklar için oyun, gençler için zevk, yaşlılar için güvendir.. 
Dilbilgisi öğretmenleri der ki: Öpücük, tekil gibi görünen ama çoğul olan, cins isim gibi görünen ama özel olan, ve her cümlede bir anlam ifade eden kelimedir... 
Mimarlar der ki: Öpücük iki dinamik nesnenin arasında sağlam bir köprü oluşturan değerdir. 
Ve Bilgisayar Bilimcileri der ki: Öpücük, bazen iki sistemin iletişimini hızlandıran önemli bir sistem dosyası, bazen de bütün sisteminizi altüst eden bir virüstür...

GARİP AMA GERÇEK

Tazmanya'da kadın ölen kocasının cinsel organını boynuna asmak zorunda
Guam'da bakirelerin evlenmesi yasak. Bunun için kızlar bekaretlerini para karşılığı bu işi yapan kişilere bozduruyor.
Arizona'da patlak lastikli otomobil içinde sevişmek yasak. Kurala uymayan ön koltukta sevişen 25, arka koltukta sevişen 50 $ ödüyor.
Gine'de evli kadını baştan çıkaran adamın el ve ayak parmaklarından biri kesiliyor. Kesilen parça ilişkiye giren kadına yediriliyor.
Guyana'da banyoda seks yaparken yakalanan çiftler önce boyanıyor, sonrada bir eşşeğin arkasına bağlanarak şehirde gezdiriliyor.
Colombia'da gelinin annesi gerdeğe giren çiftin yatağının kenarına oturarak ilk ilişkiye şahitlik ediyor.
Hindistan'da evlere gündeliğe gelen kadınlar evdeki bekar gencin seksüel ihtiyacını karşılamak zorunda.
Laos'da kadınların ayakları en erotik bölge kabul ediliyor. Bu nedenle kadınların ayaklarını göstermeleri yasak.
Tayvan'da damadın akraba ya da arkadaşı gelinin bekaretini alıyor. Gerekçesi; "Damat böyle sıkıcı bir işle zaman kaybetmesin!!!"
Liverpoll'daki dükkanlar çocuklar vitrini seyrederken kadın vitrin mankenini soyamaz ya da giydiremez.
Amboyna adasında ürünün az olacağı belirlenirse, erkeklerin güneş batımında çıplak olarak tarlaya gidip ekinlerin arasında masturbasyon yapmaları gerekiyor.
Yapılan araştırmalar, dünyada ilginç seks istatistiklerini ortaya çıkardı. İşte, her gün 200 milyon cinsel birleşmenin yaşandığı dünyamızdan ilginç bulgular

Her yıl 11 bin seks kazası oluyor.
Her gün dünyada en az 200 mil-yon cinsel birleşme yaşanıyor.
Kadınların yüzde 30'u dolunay zamanında seks yaparken daha aktif oluyor.
Sperm 10 santimetre mesafedeki dölleyeceği yumurtaya 2.5 saniyede ulaşıyor.
Erkeklerin dörtte üçü cinsel birleşmeden 2 dakika sonra orgazm oluyor.
Hadım erkekler, cinsel yaşamı sınırsızca yaşayanlara kıyasla 13 yıl daha fazla yaşıyor.
Kadınların yüzde 12'sinin sperme karşı alerjisi bulunuyor.
Amerikan Koku ve Tad Alma Derneği'ne göre kadınlar en çok kabak, muz kabuğu ve salatalık kokusunda baştan çıkıyor.
Hemcinslerine göre daha fazla österojene sahip olan sarışınların anne olma şansı daha yüksek.
Seks daha fazla sakal çıkmasına yol açıyor.
Her yıl 250-1000 kişi (kadın-erkek) mastürbasyon yaparken ölüyor.

8 Aralık 2015 Salı

Kırıntılı Kek








Kırıntılı Kek



Malzemeler;

3 adet yumurta

1 su bardağı toz şeker

1 paket krema

1 çay bardağı süt

1.5 su bardağı un

1 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

1 tatlı kaşığı kakule



1 adet ayva

1 adet armut

3 adet elma



100gr tereyağı

1 çay bardağı toz şeker

1 su bardağı un

1 çay bardağı yulaf ezmesi

1 çay kaşığı kakule



Yapılışı;

Oda ısısındaki yumurtayı toz şekerle

1 Aralık 2015 Salı

SİGARAYI BIRAKMAK MÜMKÜN !

Sigara bırakma tedavisinde davranış danışmanlığı ve ilaç tedavisi büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde pek çok hastanede Sigara Bırakma Poliklinikleri bulunmaktadır. Ayrıca özel sağlık kurumları da sigarayı bırakmaya yönelik ilaç ve psikolojik tedavi hizmeti vermektedir.

İlaç tedavisinin amacı, sigaranın bırakılmasını izleyen dönemde ortaya çıkan nikotin yoksunluğunu gidermektir. Bu ilaçlar doktor tarafından reçeteli olarak verilmektedir. Bunun dışında bir sağlık uzmanına başvurmadan satılan sigara bırakma ürünlerine itibar etmeyiniz.


Sigara içmenin ruhsal ve davranışsal yönleri olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Bu faktörler yeterince

Gebelikte Sigara Kullanımı

Sigaranın sağlığa zararları herkes tarafından bilinmektedir. Gebelik dışında bile sigara kullanımı insanlarda birçok hastalığa neden olmaktayken, hamilelikte sigara kullanımı ise sigaranın yarattığı riskleri iki katına çıkarmaktadır. Çünkü bu kez söz konusu olan sadece annenin değil bebeğin de sağlığıdır. Gebelik döneminin ilk aylarında sigara kullanan birçok kadının düşük riskinin son derece arttığı, gebeliği süresince sigara içen birçok kadının bebeğinin de doğum sonrası başta astım olmak üzere son derece ciddi hastalıkların ortaya çıktığı birden fazla araştırmada kanıtlanmıştır. En ürkütücü olan sonuç ise bebeğin anormal veya engelli dünyaya gelmesidir.

Gebelikte sigaranın olumsuz etkileri

Sigaranın gebelik ve bebek üzerinde çok sayıda olumsuz etkisi vardır. En başta çocuğun gelişimini sigara sekteye uğratır. Anne için gebelik döneminin daha riskli ve zor geçmesine neden olur. Hatta bazı vakalarda sigaranın bebeğin anne karnında ölmesine bile sebep olduğu bilinmektedir. Gebelikte sigara kullanımının neden olduğu diğer sorunlar ise şunlardır:
  •  Erken doğum tehdidi ve riski artar.
  •  Gebelikte düşük riski artar.
  • Su kesesinin erken açılması yaşanabilir.
  • Bebeğin düşük kiloda gelişmeden doğumuna neden olabilir.
  •  Gebelikte kanama riski artar. Bu bebeğin kaybedilmesine bile neden olabilir.
  • Bebeğin yeni doğan döneminde ölme riski artar.
  •  Gebelikte sütün C vitamini seviyesi ve bebeği besleyici etkileri azalır.
  • Doğum sonrasında bebekte birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir.
  •  Lohusalıkta süt miktarı azalır.
  •   Bebekte pnomoni ve bronşit riski artar.

SİGARAYI BIRAKMA YOLLARI

İçtiğiniz Son Sigara Olsun !
Sabahları kahvaltıdan önce sigara içmeden güne başlayamayan, her fırsatta dumanaltı olmak için binbir türlü sıkıntıya katlanan, sigarasız kaldığında adeta kişilik değiştirecek kadar kendini kaybeden bir sigara bağımlısı mısınız? O halde sağlığınızı, geleceğinizi tehlikeye atmış durumdasınız. Üstelik bunu siz de biliyorsunuz. Haydi gelin, hayatınızı kurtaracak o kesin karar doğru adım adım nasıl yaklaşacağımızı gözden geçirelim. Sigarayı vücudumuzdan değil, hayatımızdan nasıl kovabiliriz, bir düşünelim.. Sigara kullanımı genellikle ergenlikte başlar. Ülkemizde 15 yaş üzerindeki 16 milyon kişi sigara içmektedir. Ergenler genellikle özenme, arkadaş çevresinden etkilenme,bağımlılık arayışı, kimlik karmaşası gibi nedenlerle sigaraya başlarlar. Bunun yanında yaşadıkları stresle başetmede zorluk çeken gençler, sigaraya yönelmektedir. Araştırmalar sigara içen ergenlerin benlik saygısının daha düşük olduğunu göstermektedir. Depresyon yaşayan kişiler de sigaraya daha fazla yönelir. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde toplumun %43.6'sı sigara içmektedir. Bu oran erkeklerde %62.8, bayanlarda %24.3'tür. 

SİGARA VE ZARARLARI

Genel Bilgiler:
Kristof Kolomb Amerika'yı keşfettiğinde, yerlilerden öğrenilen tütün içme alışkanlığı kısa zamanda yaygınlaşmıştır. 20.yy'ın başlarında tütünün kağıda sarılarak üretilmeye başlanması bu yayılmayı hızlandırmıştır. İlk zamanlarda çok ucuz satılan hatta bedava dağıtılan sigaranın 2.Dünya Savaşı'ndan sonra zararları görülmeye başlanmış. Günümüzde sigaraya karşı pek çok dernek kurulmuş ve sigarayı bırakma kampanyaları düzenlenmeye başlanmıştır. 
35 yaş üstü nüfusumuzun %45'inin sigara içtiği ülkemizde, sigaraya bağlı hastalıklar ciddi bir sorun oluşturmaktadır. 
1988'de ülkemizde 15 yaş üzeri erkeklerde %62.8 kadınlarda %24.3 tüm nüfusta %43.6 sigara içimi görülmektedir. Bu araştırma sigara tiryakisini "cebinde paket taşıyan"olarak tanımlamıştır. Dünya Sağlık Örgütü ise sigara tiryakisini "düzenli olarak günde 1 adet içen"olarak tanımlamıştır. Her yıl sigaraya bağlı hastalıklardan ABD'de 300.000, Avrupa'da 400.000 kişi ölmektedir ve bu çok ciddi bir rakamdır. 

Sigaradaki Zararlı Maddeler: 
Sigara ve tütünde aktif olarak 4000'den fazla sitotoksik(hücre öldürücü), mutajenik (hücrenin yapısını bozucu) ve karsinojenik (kanser yapıcı) madde vardır. Sigara içen şahıslarda duman solunmasına bağlı ağız, burun, gırtlak ve tüm solunum yolunda kanser gelişebilir. Bazı maddeler direk solunumla etkiliyken, bir kısmı kana geçerek ya da tükrükle yutularak etki gösterir. 
Tütünün içindeki en önemli madde nikotindir. Nikotin, vücuttaki bazı sinir hücrelerini hem uyaran hem baskılayan bir maddedir. Etkilerin çoğu katekolaminlerin (adrenalin,noradrenalin vb.) salınımına bağlıdır. Sigara içen normal bireylerde tansiyonun artması, kalp hızında artma, kalp kası kasılma gücünde artma, kalbin oksijen tüketiminde artma, kalp damarlarında kan akımında artma ve diğer damarlarda daralma meydana gelir. Ayrıca nikotin, serumda glukoz, kortizol, serbest yağ asidi, adrenalin ve beta endorfin düzeylerini arttırır. 
Karbon monoksit ( CO ) oksijen kullanımını engelleyen toksik bir gazdır. Sigara dumanında %2-6 oranında bulunur. Sigara içenlerde kanda seviyesi yükselir. Pıhtılaşma artışından ve bazı sinir sistemi bulgularından sorumludur.