16 Ekim 2015 Cuma

KAYSERİLİ FIKRALARI

Topum Tüfeğimi Geri Ver

Kayserili fıkralarıÇanakkale Muharebesinde Kayserili bir nefer topunun başına nöbete gelmiş. Muharebenin şiddetli bir zamanı değilmiş, şurada bir abdest tazeleyim demiş. Tüfeğini de topun üzerine bırakmış. -Topum, tüfeğimin emaneti sana, diyerek ilerideki çukura gitmiş. Bu sırada komutan gelmiş, bakmış ki topun başında kimse yok, bir de nefer tüfeğini topun namlusuna asmış. Çok hiddetlenmiş, şu tüfeğini alayım da hesabını versin bakalım diye kızıp köpürmüş ama tüfeği de topun namlusundan bir türlü sökemiyormuş. Komutan: -Ulan uyanık Kayserili bu tüfeğe ne yaptı da sökülmüyor böyle diye düşünürken Kayserili de çıkagelmiş. Komutan açmış ağzını yummuş gözünü, demediğini bırakmamış. -Şu tüfeği de nasıl yapıştırdıysan sök yerinden demiş. Nefer: -Yapıştırmadım komutanım demiş. Topa yaklaşmış: -Topum tüfeğimi geri ver demiş ve komutanın şaşkın bakışları arasında tüfeği almış. Komutanın gözleri yaşarmış, askeri kucaklamış ve onunla helalleşip yanından ayrılmış.


Müsrif Kadın

Kayserili fıkralarıKayserili iki arkadaş aralarında konuşurken, biri diğerine karısından dert yandı:
-Yahu bizim hanım çok müsrif. Para yetişmiyor. İnanmazsın pazartesi 100 lira istedi. Salı 200 lira, çarşamba 400, dün de 700 lira...
-Acıdım sana vallahi, nereye harcıyormuş bu parayı?
-Ne bileyim ben, verdiğim yok ki...


Borcun Doğum Günü

Kayserili fıkralarıKayserili, terziye elbise diktirmişti. Ama parasını bir türlü ödemiyordu. Aradan tam bir yıl geçince, terzi faturayı bir kez daha yolladı. Altına da şu notu ekledi:
"Borcunuz bugün tam bir yaşına bastı."
Pişkin Kayserili de da terziye şu mektubu gönderdi:
"Alacağınızın doğum gününü canı gönülden kutlarım..."


Müjde

İran fıkralarıDerler ki; Şair Hâce Mecd-i Hemger'in karısı bir hayli yaşlıydı. Hâce Yezd'den Isfahan'a geldikten bir süre sonra karısı da Isfahan'a geldi.
Hâce'ye müjde verdiler:
- Müjde! Hanımın eve indi!
- Ev hanımın başına inseydi, müjde ona derdim ben!


İndirim

İran fıkralarıİki dilenci yakın aralıkla kaldırıma oturmuş dileniyorlardı. Hayırseverin biri dilencilerden birine bir sikke verecekti ki öteki dayanamadı:
- Beyim, sadakayı bana verirseniz, indirim yaparım!


Kayserinin İlçesi

Kayserili fıkralarıÖğretmen derste paranın icadından bahseder. Parayı Lidyalıların bulduğunu söyler. Kayserili Mehmet'e Lidyanın nerede kurulduğunu sorar. Mehmet biraz düşünür sonra şöyle cevap verir.
-Lidya Kayserinin bir ilçesi olması lazım öğretmenim.


Cimri mi Cimri

Kayserili fıkralarıKayserili cimri bir baba çocuğunu azarlıyordu:
"Ne koşuyorsun öyle? Ayakkabıların eskiyecek.."
"Peki" dedik çocuk, "oturayım madem öyle.."
"Sakın haa sakın! O zaman da pantolonun eskir."


Çalgı Çengi

Kayserili fıkralarıKayserili zengin, ölüm döşeğindeymiş. "Vasiyetim var." diyerek oğullarını kızlarını başına topladıktan sonra öğüt vermiş:
- Evlatlarım, size son sözüm: 
-Devlet çalgı, siz çengi... Ayak uydurmaya bakın! 


Cin

Kayserili fıkralarıBir gün fakir, kör, çirkin ve henüz evlenememiş bir Kayserili kadının karşısına bir cin çıkar. Cin, kadına kendisinden sadece bir istekte bulunmasını ister. Kadın biraz düşünür, cin ona yardımda bulunmak ister ve kadına şunları söyler:
- İstersen zengin olmayı, istersen uzun yaşamayı, istersen evlenmiş olmayı, istersen de gözlerinin görmesini dileyebilirsin der.
Kadın ona şu yanıtı verir:
- Torunumun bana altın tas içinde su getirdiğini görmek istiyorum.


Hemeroid

Kayserili fıkralarıKayserilinin birisi İstanbul'a gitmek üzere trene binmiş. Tren kalktıktan sonra yanındaki çantadan pastırma çıkarmış. Tam yiyecekken karşısındaki adam dikkatini çekmiş ve ona uzatarak: 
-Hemşerim yer misin? Karşısındaki adam: 
-Sağolasın benim hemeroidim var. Kayserili: 
-Olsun, önce bunu ye sonra onu da yersin.


Bilmece

Kayserili fıkralarıKayseri`li, trende yolculuk etmekte... Karşısında oturan zatla tanışır. Dereden tepeden konuşurlarken: 
-Gel seninle birbirimize bilmece soralım der. 
-Önce ben sorayım; bilirsen ben sana bin lira veririm. Bilemezsen 10 bin liranı alırım. Sonra sen bana sorarsın; bilirsem 10 bin liranı alırım, bilemezsem bin lira veririm.
-Tamam, der adam, sor bakalım 
-Söyle öyleyse: Üç ayaklı hayvan nerede yaşar? Öteki yolcu düşünür, bilemez: 
-Al 10 bin lirayı. 
Şimdi ben de sana aynı soruyu soruyorum: Üç ayaklı hayvan nerede yaşar? Kayseri`li, hiç düşünmeden, aldığı 10 bin liranın bin lirasını geri verir: 
-Al şu bin lirayı. Ben de bilmiyorum. 

Hiç yorum yok: